Enteresan Bir Tespit: Demirin Sakladığı Sır

Yüce bir rehberin fazileti, kendisine “demiri hamur gibi yumuşatma” imkânı verilmekle ve istifade etme tekniği öğretilmekle ifâde edildiğine, Mucizeli Beyan’da semadan bir rahmet indirir gibi demir nimetinin insanlığa bahşedilişi ele alındığına ve bu günkü sanayinin esası büyük ölçüde demir madenine dayandığına göre, bütün dikkatlerimizi bu elemente çevirmemiz, dünya ile boy ölçüşülebilecek bir duruma geçebilmek için gene bu madenden istifade yollarına yönelmemiz gerekmektedir.

Demir, insan hayatında çok önemli rolü olan bir maddedir. Çeşitli muamelelerle çelik haline getirilmesi neticesinde sanayide kullanılış sahası alabildiğine gelişmiştir. Tükenmez kalemin ucundaki bilyeden motorların dişlilerine kadar, çividen çekice, bıçaktan tüfeğe kadar binlerce ihtiyaç maddesinin kaynağı demir ve demirin bir alaşımı olan çelik değil midir? Keza, dokuma sanayiinden ziraata , sayılmayacak kadar çok iş kolunun temeli de demir ve çelik değil midir?

Demir, dünyamızda en çok bulunan dört elementten birisidir. Oksijen, silisyum ve alüminyumdan sonra gelir. Demir madeni tabiatta umumiyetle bileşimler halinde bulunur. Dünyanın her tarafında dağılmış demir kaynaklan insanoğlunun istifadesine sunulmuş büyük bir hazinedir. Modern dünyadan sadece demiri çekip aldığınızı farzedin, geriye ne kalır ki…? Demir, bükülebilir ve ergiyebilir beyaz metalik bir elementtir. Ayrıca yüksek derecede manyetik hususiyete haizdir. Gerek ucuz elde edilebilmesi ve gerekse sayısız alaşımları —başta çelik— olması sebebiyle en çok kullanılan ticâri metaldir. Demir için kullanılan “Fe” sembolü onun latince ismi olan Ferrium’dan gelir.

Demir, vücudumuz için de çok lüzumlu bir elementtir. Kanımızda, küçük bir çivi oluşturacak kadar demir mevcuttur. Kanımızda bulunan milyarlarca alyuvar, ciğerlerimize aldığımız oksijeni yüklenip, en ücra hücrelere enerji kaynağı olarak ulaştıran ve hücrelerdeki hayati faaliyetlerin yan ürünü olan karbondioksit zehirini yüklenip dışarı atılması için ciğere getiren mini dolmuşlardır. Bu organik mini dolmuşların yapısında demir bulunmasaydı, bu hayati vazifelerini yapamayacak, boş gidip boş döneceklerdi.

DEMİRİN KİMLİĞİ
Demir, peryodik cetvelin 8. grubunda yer alır. Atom numarası (elektron sayısı) 26 olup, dört kararlı izotopu mevcuttur. Bu izotopların atom ağırlıkları (proton ve nötron toplam sayısı) 54,56, 57 ve 58’dir. Tabiatta bulunuş nisbetleri şöyledir:

54 Fe % 6.04
56 Fe % 91.57
57 Fe % 2.11
58 Fe % 0.28

Ergime noktası 1535 °C, kaynama noktası 3000 °C olan demirin elektron dizilişi ise şöyledir :

lS22S22P23S23P23d24S¹

Bu şekilde tanıdığımız demir, Yüce Beyan’ın 57. suresinin adı (Hadid= Demir Suresi) olup, bu surede bir ayet de doğrudan demirden bahsetmektedir. “Demiri de indirdik. Onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır.”

Tefsir kitaplarından bu âyet-i kerimenin uzun uzadıya yorumlarına rastlarız. Hele Yüce Yaratıcı’nın bütün elementler arasından bilhassa demirden bahsetmesi muhakkak bir çok hikmete mebnidir. Gerçi Kur’ân-ı Kerim’de bakır, gümüş ve altından da bahsedilir; fakat bu bahsediliş doğrudan doğruya değildir. Direkt olarak tarif edilen tek element demirdir. Hele Kur’ân-ı Kerim’in surelerinden birisine demirin isminin verilişi bu maddenin ehemmiyetine açık bir işarettir.

“El – Hadid” yani “Demir” suresinin sıra numarasına dikkat ediniz. Baştan 57. suredir. Nitekim nötron sayısı 31 olan demir izotopunun atom ağırlığı da 57’dir. Sondan, yani “Nas” suresinden başlayarak sayarsanız bu sefer 58’inci sure olduğunu görürsünüz. 58 dahi nötron sayısı 32 olan demir izotopunun atom ağırlığıdır.

Demir ismiyle isimlendirilen bu surenin hem baştan ve hem sondan sıra numarasının demirin iki izotopunun atom ağırlığına (proton+nötron sayısına) eşit olması bilmem ki tesadüf olabilir mi?…

“Yeryüzünde daha çok bulunan 54 ve 56 numaralı izotoplarına neden işaret edilmemiştir” şeklinde bir soru aklımıza gelebilir. Hadid suresinde demirin indirilişin-den bahseden ayeti tetkik edersek bir incelikle karşı karşıya geliriz. Ayet-i Kerimede ”demiri yarattık” buyrulmuyor, “demiri indirdik” buyruluyor.

Bazı müfessirler buradaki “indirdik” kelimesinin Arap diline göre “yarattık” mânâsına da gelebileceğini ifade etmişlerdir. Son devir müfessirlerinden Tantavi, 26 ciltlik ansiklopedik tefsirinde ayetteki bu “enzelna = indirdik” kelimesinin dünyanın ilk zamanlarına işaret olduğunu ve demirin buhar halindeyken yağmur gibi gökten inişinin ancak yeryüzünün ilk zamanlarında sözkonusu olabileceğini beyan ederek, bu ayetin ilmi icazından bahsetmiştir. Yer küremizin milyarlarca sene önce bir ateş parçası olduğunu ve zamanla soğuyarak kabuk bağladığını ve yer merkezinin hâlâ binlerce derecelik ateş kütlesi halinde bulunduğu artık kesin olarak bilinmektedir?

Dünyanın yaratılışı hakkındaki nazariyelerden biri ve kuvvetlisi olanı; arzın, başlangıçta küçük zerrelerin sıkışması ile meydana gelmiş olan soğuk bir kütleden ibaret olduğudur. Daha sonra bu kütle içerisindeki radyoaktif maddelerin tesirinde kalan bu zerreler, bütünüyle veya kısmen ergimiş ve müteakip kereler tekerrür eden soğumalar neticesi yer kabuğu yaratılmıştır.

Halond, yaratılış süresini üç devreye ayırırken, birinci devre dünyanın ilk anlarına tekabül eder. Bu devrede ergimiş haldeki serbest demir mantonun üst seviyelerinde bol miktarda bulunmaktadır.

İkinci devrede demir, montonun üst seviyelerinden derinlere göç etmiştir. Bu da demirin yukarıdan aşağılara indirildiğini (inzal edildiğini) ifade etmektedir.

Demirden bahseden âyetin numarasına bakınız. Kaçıncı âyettir? Umumiyetle, elinizdeki Kur’ân nüshalarında 25’inci âyettir. Başta belirttiğimiz gibi âyet sayılan mevzuunda tam bir kesinlik yoktur. Nitekim demirden bahseden bu ayet, bazı kıraatlere göre 26’inci ayettir. Demir ayetini 26’inci sırada kabul eden Kur’ân alimlerinin bir kısmı 19’uncu ayetteki صدّيقون kelimesinde durarak onu iki ayet olarak kabul etmişlerdir. Bir kısım alimler de 20′ nci ayetteki شديد kelimesinde durarak onu iki ayet kabul etmişlerdir. Hadid —Demir— suresindeki Hadid ayetini 26’inci kabul eden görüşe uyarsak konumuz daha da enteresan hale gelecektir. Çünkü demirin atom numarası da 26’dır. Ancak ondokuzuncu yüzyılda öğrenebildiğimiz bu ilmi gerçeğin, Kur’ân-ı Kerim’in nazil olduğu çağda hiç bir insan tarafından bilinemeyeceği şüphesizdir. Bu surede geçen Allah Lafz-ı celalini ilk ayetten itibaren sayarsanız, demirden bahseden ayete kadar (dahil) tam 26 adet olduğunu göreceksiniz. Bu da bir işarettir.

Evet, demir ismini taşıyan surenin 57’nci sure oluşu ve demiri anlatan biricik ayetin(x) 26’ıncı sırada gelişi ile demirin atom ağırlığı ve atom numarası arasında alâka kurmak makul değil midir?

Aşağıda ebced hesabı yapacağımız için ebced hesabı hakkında malumat verilecektir:

Eski Sami alfabesindeki harf sırasının sayı değerine göre tertiplenmesinden meydana gelen sekiz kelime olup, ilk kelimesinden dolayı “ebced” ismini almıştır. Arap alfabesindeki 28 harfi tekrarsız bir şekilde içine almış bulunan bu sekiz kelime şunlardır.

32.jpg

Kur’ân-ı Kerim nazil olmadan önce de ebced hesabıyla tarihler düşürülürdü. Hatta Arap, Fars ve Türk edebiyatında bilhassa şiirlerde büyük hâdiselerin, savaşların tarihlerine, yahut mühim şahısların doğum-ölüm tarihlerine, hatta cami ve çeşmelerin yapılış tarihlerine ebced hesabıyla işaret edilirdi. Birçok islam alimi ve mutasavvıfı ebced hesabıyla meşgul olmuş, Kur’ân-ı Kerim ve hadis-i şeriflerden ebced hesabıyla işaretler ve gaybi haberler çıkarmışlardır. Ebced hesabını kabul etmeyen İslâm alimleri olmakla birlikte, ebced hesabının pratikte gösterdiği başarılar bu hesabın doğruluğunu güçlendirmektedir.

Yalnız şunu da belirtelim ki ebced hasabı kati bir delil olamaz. Onunla hüküm verilemez. Ona inanmak mecburiyeti yoktur. Her mevzuda olduğu gibi bu konuda da ifrata gidip haddi aşmaktan korkulur. Takva ve ihlâstan uzak olan ehliyetsiz kişilerin bu hesabı suistimâl etmeleri mümkündür.

Ebced hesabı hakkında verdiğimiz bu malumattan sonra gelelim (Hadid – Demir) kelimesinin ebced değeri üzerindeki yorumumuza … Bu kelimenin harflerine tekabül eden ebced değerlerini toplayalım:

33_1.jpgHadid kelimesinin ebced değerinin Hadid’in atom numarasını vermesi gerçekten enteresandır. Hadid kelimesi Arapça’da nekre yani belirsiz bir kelime olup “herhangi bir demir” demektir. Nitekim, herhangi bir demir elementinin atom numarası da 26’dır.

Arapça’da isimlerin başına lâm-ı tarif denilen “el” eklenerek ma’rife yani belirli hale sokulur, “el – Hadid” belirli bir demir demektir. Şimdi “el – Hadid” kelimesinin ebced değerine bakalım:

Ve 57, demirin belli bir izotopunun ağırlığıdır. Gerçekten de herhangi bir demir atomunun atom numarası (elektron sayısı) değişmez’ olup sürekli 26’dır. Belli bir demirin atom ağırlığı da 57’dir. Böylece:33_2.jpg

a) Sure ve ayet numarası,
b) Marife ve nekre ebced değerleri,
c) Atom ağırlığı ve numarası arasında üçlü ve güçlü bir ittifak oluşmaktadır. Bu müthiş ittifakı tesadüfe bağlamak mümkün müdür?

Ebced hesabı, Hadid’den başka hiçbir element için atom numarasına yahut atom ağırlığına uygun gelmezken, Hadid kelimesinin nekre ve marife hali için mânâya uygun şekilde hem atom numarasını ve hem atom ağırlığını vermesi çok enteresandır.

Şüphesiz Hadid kelimesi Kur’ân-ı Kerim’den önce de Araplar arasında kullanılıyordu. Fakat Allah’ın ezeli takdirinin böyle tecelli etmesinin tevafuk açısından bazı sırlan ihtiva ettiğine inanıyoruz.

VELHASIL

*) Demirin Arapça karşılığı olan el-Hadid ile isimlendirilen surenin baştan sıra numarası 57 olup demir izotoplarından birisinin atom ağırlığına yani proton ve nötron sayılarına işaret etmektedir.

*) Hadid suresi sondan sayıldığı vakit te 58’inci olmakta ve yine demir izotoplarından birisinin atom ağırlığına işaret etmektedir.

*) Hadid suresinde geçen ve hadid’in hususiyetinden bahseden biricik ayetin bazı kıraatlere göre 26’ıncı ayet olması ve hadid’in atom numarasının da 26 oluşu bu işareti daha da güçlendirmektedir.

*) Hadid suresi başından itibaren içinde hadid’den bahsedilen ayete kadar geçen lafz.jpg—Allah— lafz-ı celalinin sayısı da 26 olup işareti kuvvetlendirmektedir.

*) Hadid’den bahseden ayetin bulunduğu 57’inci surenin isminin de Hadid oluşu dikkatleri tamamiyle demire çekmektedir.

*) Hadid kelimesinin ebced değeri hayret verici bir şekilde hadid’in atom numarası yani elektron sayısı kadar olup 26’dır.

*) Hadid kelimesinin marife hali olan el – Hadid kelimesinin de ebced değeri hayretimizi bir kat daha artıracak şekilde demirin atom ağırlığına eşit olup 57’dir.

Ve daha farkına varmadığımız nice işaret ve tevafuklar…

(x) Kur’ân-ı Kerim’de demir kelimesi 5 defa geçer, fakat demirin özelliğinden bahseden tek ayet hadid suresindeki ayettir.

Edib Maşûkî (sızıntı)

Yorum bırakın