HIRİSTİYANLAŞAN TÜRKLER-2

 Avar’lar, Uz’lar, Peçenekler, Kumanlar (Kıpçaklar):

Avar’lar, Kafkasya’da ve Rusya’nın güneyinde yaşarken, Gök ­ Türklere ve sonra Hazarlara tabi idiler. “568’de Gök-Türklerin baskısı ile idil ve Tuna’ya gelen Avar’lar, Adriyatik sahillerine kadar inmişti. Avarlar, 626 yılında, Sasanilerle ittifak kurarak, Bizans’a, karadan ve denizden saldırdılar. lstanbul kapılarına kadar dayanmışlardı. Bizans’lılar, Zeki Velidi’ye göre, Gök-Türk’lerle; Ostrogorsky”ye göre, Hazar’larla anlaştılar. Gök-Türkler veya Hazar’lar, lran’lıları yenince, Bizans rahatladı ve Avar saldırısından kurtuldu. Avar’ların başında, “Bayan Kagan” vardı. 791 yılında Avarlar, Frank imparatoru Büyük Şarl ve oğlu tarafından, Macaristan’da büyük bir yenilgiye uğratılınca, siyasi ehemmiyetlerini kaybettiler. Dört yıl sonra (795’te), Avar kağanı, Hıristiyanlığı kabul etmek zorunda kaldı. Bu ise, Avar’ların eriyip gitmelerinin başlangıcı oldu.

Uz’lar (Oğuz’lar). Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara inen Türk uruklarından biridir. Zaman zaman Bizans’la, çok zaman da, Peçenek ve Kuman’larla çarpışmışlardır. Bunda Bizans politikasının büyük rolü olmuştur. Peçeneklere karşı Kumanları çok ustalıkla kullanan Bizans, bir müddet sonra Kumanlarla arası açılınca, onlara karşı Peçeneklerle ve Uz’larla ittifak etmiştir. Macaristan’dan Sırbistan içlerine ve Makedonya’ya kadar yerleştirilmişlerdir. Bizans ordusunda askerlik hizmeti görmüşler ve Anadolu’ya da yerleştirilmişlerdir.

Güney Rusya’da göçebe hayatı yaşayan Peçenek’ler, 1046’dan itibaren Balkanlara yerleşmeye başladılar. Önceleri, Rusya’ya Macarlara ve Bulgarlara karşı seferler yaptıkları için, Bizans’la araları iyi idi. Bizans, Bulgarları ortadan kaldırınca, Peçeneklerle karşı karşıya geldiler. Peçenek beylerinden “Balçar” veya “Belçer” oğlu “Kegen”, Hıristiyanlığı kabul ederek, birkaç Peçenek kabilesi ile birlikte Bizans hizmetine girmişti. 1048 kışında, Peçenek başbuğu Torak (Turak) çok kalabalık bir Peçenek kitlesi ile, donmuş olan Tuna’yı geçti. Kaynaklar, sekizyüzbin gibi mübalağalı bir rakam veriyor. Bir yandan soğuk ve salgın hastalıklar, Peçenek’leri kırarken, öte yandan, Kegen’in yardımını alan Bizans ordusunun saldırıları da tesirli oluyordu. Hıristiyan olup, Bizanslılarla birlikte kendi soydaşlarına karşı dövüşen, Kegen ve birlikleri, Torak’ın Peçenek’lerini yendiler. Bizans, pek kalabalık Peçenek halkını, Bulgaristan’a ve Makedonya’ya yerleştirdi. Köylerin kurulması, geniş ovaların işlenmesi, vergi veren köylü tebaaların olması, Bizans için çok iyi bir şeydi. Niş ile Sofya arasındaki ovalara ve şimdi Makedonya’da ‘Ovçepolie denilen yerlere yerleştirildiler. Silahları alınıp, çiftçilikle meşgul olmaları emrolundu. Bir kısmı ise askere alındı. Anadolu’da gelişen atlı Türk birliklerine karşı, ancak Peçenek’ler durabilirdi. 1049’da, Selçukluların Doğu Anadolu’ya yaptıkları akınlara karşı, Bizans imparatoru Konstantin Monomach, Peçeneklerden onbeşbin kişilik bir atlı birlik kurdurmuş ve başlarına, o sırada Konstantinopolda bulunan dört Peçenek büyüğünü (Sülçe, Selte, Karaman, ve Kataleym) getirmişti. Bunları gemilere bindirip, hediyelerle Üsküdar’a çıkarmış, yanlarına Bizans’lı bir kılavuz vermişti. Bulgurlu’ya geldiklerinde, kendi dillerinde “Komenton” dedikleri, bir çeşit istişare meclisi kurdular ve Bizans’a hizmetten vazgeçip, geriye dönmeye karar verdiler. Gemiler karşı sahile geçmiş olduğundan, Kataleym’in ardından atlarını denize sürüp, Büyükdere’ye (S. Taras Manastırı yanına) çıktılar. Yerleştirilmiş olan bütün Peçenekleri yerlerini terk etmeye davet ettiler. Peçenek kitleleri, ziraat aletlerini silah yapıp, onlara katıldı. Tuna’ya akan Osmos ırmağı boylarında yerleştiler.

Turak, bütün Peçenek boylarını birleştirmeğe çalışıyor; Kegen ise buna karşı çıkıyordu. Kegen, iki boy’u kandırabilmişti, 11 boy, Turak’a sadık kalmıştı. Bizans imparatoru ,Kegen’in vaftiz babası olmuştu. Kegen, yirmibin Peçenek’le Derster (Silistre) yakınlarına geldi. Keşiş Eftim, bunları Tuna suyunda vaftiz etti. Kegen’e Uç kale ve geniş arazi verildi. Oğlu Balçar da Hıristiyan olmuştu. 1051 ‘de Kegen, ihanetinin cezasını çekti; soydaşları tarafından parçalanarak öldürüldü.

1053’te, Turak ve Peçenekleri, Presiav yakınında, Bizanslıları bir gece savaşı ile büyük hezimete uğrattılar. Bu savaş aynen, 811 ‘de Bulgar Türklerinin hanı, Kurum Han’ın, gece savaşı ile Bizanslıları yenmesine benziyordu. Bizanslılarla barış devresine girildi. 1064 ve 1065’te, Uz’larla Tuna boyunda, Peçeneklerin şiddetli mücadelesi oldu. Uz’lar Tunayı geçip, Balkan Yarımadası’na yerleştiler. Altıyüzbin kişilik Uz kitlesi, Makedonya ve Selanik taraflarına saldırdı. Peçeneklerle çatıştılar. Yenilen Uzları, Bizans devleti, Balkanlara ve Anadolu’ya yerleştirdi. Pek çok Uz askeri de, Bizans ordusuna alındı. Tatuş adlı bir Peçenek beyi, 1065’te Silistre’yi eline geçirdi.

1087’de, Macar ve Kuman yardımı alan Peçenek ordusu, Çelgü’ nün kumandası altında, Bizans ordusu ile savaştı. Çelgü, kahramanca dövüştü ve savaş alanında kaldı. Peçenek’ler yenilmişti.

1091 yılı, Peçenek’ler için felaket yılı oldu. Peçeneklerin, Kuman (Kıpçak) Türkleri ile arası açıktı. Zaman zaman çatışmaları oluyordu. Bizans ordusunda ücretli asker (kumandan) olan, Kuman ileri gelenlerinden “Uzan” ve “Karaça”, Kumanlarla Bizans arasında bir bağ kurulmasına yardımcı oldular. 1091 Nisan’ında Peçenekler, karadan Bizans üzerine yürürken onlarla anlaşan İzmir beyi Çaka Bey de, donanması ile Çanakkale Boğazı’nı geçip, lstanbul’u muhasara etti. Bizanslılar, Kuman’ları yardıma çağırdı. Kırkbin kişilik Kuman atlı birliği yola çıktı. Peçenek’ler, Meriç kıyılarındaki yerlere, Levunion siIsilesi eteklerine gelmişti. Bizans ordusu da buraya geldi. Peçeneklerin, zamanında Bizans ordusuna saldırmayıp, birkaç gün kaybetmeleri, felaketi hazırladı. Sonunda Kuman birlikleri savaş meydanına yetişti.

Nisan 1091’de, Bizanslılar Kumanların yardımı ile, Peçenek’leri korkunç bir yenilgiye uğrattılar. Peçenekler, savaş meydanına her zamanki gibi, üstü örtülü dört tekerlekli arabaları ile gelmişlerdi. Kadınları ve çocukları arabalarda bulunuyor. Kendileri de, arabaların kah önünde, kah arkasında, at sürüyor ve savaşıyorlardı. Bizans ‘Prensesi Anna Komnena’nın anlattığına göre, savaş başlamak üzere iken, Peçeneklerin ileri gelen beylerinden biri, üçdört atlı ile birlikte, “aynı dili konuşuyor olmanın verdiği güvenle”, Kuman saflarına doğru at sürdü. Anna Komnena’nın babası olan İmparator Aleksi Komnenos’ un entrikaları ve Kumanların anlayışsızlığı yüzünden, hiç bir sonuç alamadan, geri döndüler. Sadece ulus şuuru ile hareket eden, milli şuurdan mahrum Kumanlar, Bizanslılarla bir olup, soydaşlarını, çoluk çocuklarıyla birlikte kırdılar. Bizans’ın oyunu başarı ile sona ermiş, Peçenek meselesi ortadan kalkmıştı. Kalan Peçenekleri, Bosna dağlarına, Balkanların çeşitli yerlerine ve Anadolu’ya iskan ettiler.

Bir Bizans tarihçisi, Peçenek’leri, baharda çoğalan bal arılarına benzetiyordu. 1122 yılında yeni bir Peçenek kitlesi, Tuna’yı geçip, Bizans’a saldırdı. Bu, Bizans’a yönelen son Peçenek akını olacaktı. Bizanslılar Peçenekleri büyük bir yenilgiye uğrattılar ve çok sayıda esir aldılar. Bu esirleri, Rumeli’ye ve Anadolu’ya yerleştirdiler. Bu tarihten sonra Bizans’ı artık Peçenekler Hiç ilendirmeyecektir. “Bu zaferin hatırasını kutlamak üzere imparator (loannes Il) özel bir ‘Peçenek zafer bayramı ilan etmiş olup bu, 12. yüzyılın sonlarına doğru hala tesis edilmekte idi”. 1091’de, Kuman’ların yardımı ile Peçenek’leri yenen, imparator Komnenos, şeytani oyunlarla, Çaka Bey’in karşısına, Kılıç Arslan’ı ve diğer Türk beylerini çıkarmıştı. Selçuklulara karşı Haçlıları, Haçlılara karşı Selçukluları kullanmıştır. 

Kumanlar (Kıpçaklar):

Orta Asya’da “Kıpçak” adı ile anılıyorlardı. Batı’ya, ‘Rusya’ya geldikten sonra, “Kuman” adıyla anılmaya başladılar. Bulgar Türkleri gibi, Kuman-Kıpçaklar da, sarışın ve kumraldırlar. Bundan ötürü, lbn Fazlan, idil Bulgar’larını, Slav’lara benzetmiş ve onlara “Sakalföe” demişti. Rus, Alman ve Ermeni dillerinde, Kuman’ları anlatmak için kullanılan kelime, “sarışın Veya kumral” manasına geliyordu. Kuman kadınlarının güzelliği dile destan olmuştu.

Oğuz Destanına göre, Oğuz Han’ın beylerinden birinin karısı, içi boş bir ağaç içinde bir oğlan çocuğu doğurmuştu. Oğuz Han, çocuğa içi boş ağaç manasında “Kıpçak” adını verdi. Kaşgarlı Mahmud da aynı manada kullanıyor. Nemeth’in fikrine göre “Kıpçak” sözü, “hiddetli, kızgın” manasına gelmektedir. Orta Asya’da, Kamlık dininde olan Kıpçak’ların bir kısmı Müslüman, bir kısmı da Hıristiyan oldu. Alp Arslan’ın babası Çağrı Bey, “Kıpçak Şahı’na mektup gönderip dine davet etti. O da kabul edip, gelip Çağrı Bey’in elinde Müslüman oldu. Aralarında çok iyi geçinip, birbirlerine kız verip, evlenme yolu ile akrabalık kurdular”.

Kıpçaklar (Kumanlar), Hindistan’dan Mısır’a ve Bizans’a kadar uzanan çok geniş bir sahada, hükümet ve askerlik işlerinde en yüksek mevkilere çıktılar. “Bengale’de hükümet süren lzzeddin Balaban (1259 – 1260) bir ,Kıpçak olduğu gibi, ondan sonra gelen Şir Han Sunkur ile biraderleri Seyfeddin Aybek ve Bahaeddin Balaban da Kıpçakların Uluborlu (Alborlu) uruğunun Hanları neslindenmiş”. Moğol ordusunu bozguna uğratmakla ün salmış olan, Mısır Memlük hakanı “Baybars” da “Kunian (Kıpçak)” aslından idi.

Güney Rusya’ya gelerek, Karadeniz’in kuzeyindeki geniş bozkırlara yerleşen ve buralardaki Peçeneklerin Balkanlara inmesine sebep olan Kuman-Kıpçak’lar, bu yerlere adlarını verdiler. Deşt-i Kıpçak. Kuman’lar, hayvancılıkla uğraşıyor, göçebe bir hayat sürüyor, fakat aynı zamanda ticaretle de uğraşıyorlardı. Kuman’lar arasında dolaşan, ltalyan Katolik misyonerleri, ilkibinbeşyüz kelimelik bir Kuman Iügatı hazırladılar. Toplanan kelimeler 1303 tarihıinde Sudak Şehrinde kitap haline getirildi. “Codax Cumanicus” adıyla ünlü olan bu eser, Kumanların maddi ve manevi kültürüne ait kelimeleri, atasözlerini ihtiva etmektedir. Misyonerler bu sözlüğü, hem misyoner faaliyetini kolaylaştırmak, hem de Venedikli ve Cenevizli tüccarlara yardımcı olmak için hazırlamışlardı.

Kumanlar, Moğollarla çetin mücadelelere girdiler. Onlara yenilince yerlerini terk etmek zorunda kaldılar. Bir kısmı, Macaristan’a indi.

İdil çevresine ve Kafkasya’ya, Gürcistan’a indi. Macaristan’a inen Kumanların başbuğu, “Bönek” idi. Burada Hıristiyanlığı kabul ettiler.

Fakat bu,  sözde kalıyordu.  “Şamanlıktan  bir türlü  ayrılamıyorlardı”.

1091 ‘de, Peçeneklere karşı savaşmak, Bizans’a yardım etmek üzere, kırkbin atlı ile, Meriç kıyılarına geldiler. Bizans kaynaklarına göre Manyak, Rus kaynaklarına göre Bonyak, Macar’lara göre Bönek ve Togortak (Rus vekayinamelerinde Tugorkan, Turtkan) bulunuyordu. Bizans imparatoru onlara ziyafet verdi, hediyeler sundu. Peçenek’ler, Kuman’ları Bizanslılardan ayırıp, kendi saflarına çekmek istedilerse de, Bizans’ın fili ve kışkırtmaları bunu engelledi. 29 Nisan 1091 Salı günü, sabahtan akşama kadar, Peçenek soyu imha edildi.

Her Bizans askerine, otuzdan fazla esir düşüyordu. Konstantinopol ahalisi, “Sk’üler, Mayısı görmeden bir gün evvel mahvoldular” diye bir marş uydurmuşlardı.

1094’te, Kumanlar, Edirne’ye kadar birçok yeri işgaI edince, Bizans’lılarla araları açıldı. Savaşın sonu Bizans lehine oldu. Daha sonraki yıllarda, Bizans siyaseti onları daha da yıprattı. Kah askeri hizmete aldılar, kah Rumeli ve Anadolu’ya yerleştirdiler. Yugoslavya’daki Kumanova, onların hatırasını taşıyor.

İdil boylarında, İdil Bulgarları ile karışan Kuman’lar, bugünkü Kazan çevresinde yaşayagelmişlerdir. Kırım ve Kazan Tatar’larının dedeleri, bu Kuman-Kıpçaklar, İdil Bulgar’ları ve diğer Türk uruklarından gelmektedir.

Kırkbin Kuman ailesi, Gürcistan’a inerek burada Hristiyan oldu. Gürcü kralının ordusu da, hassa ordusu da bu Kumanlardan ibaretti. Zamanla buradan, Doğu Anadolu’ya ve Doğu Karadeniz’e yayıldılar ve buralara yerleştiler. Bir kısmı Müslüman oldu. Dede Korkut’ta, Oğuz’larla çarpıştığı söylenen, Türk adı taşıyan Hıristiyanlar, bu Kumanlar olmalıdır.

HIRİSTİYANLAŞAN TÜRKLER

Prof. Dr. Mehmet EROZ

Yorum bırakın