TÜRK MİTOLOJİSİ’NDE GEÇEN KİŞİLER, KAVRAMLAR VE TANRILAR – 28

 DAG

Türklerde kutsal dağların dünyanın merkezinde olduğu kabul edilir. Ortadoğu mitolojilerinin etkisiyle yerleşen  “Kaf Dağları”  da yine dünyanın merkezi olarak ele alınır. Mitolojik Kaf Dağları büyük olasılıkla gerçek dünyada var olan Kafkas Dağları’yla bağlantılıdır. Ancak bazı dağlar Türklerce  kutsal kabul  edilir  ve özellikle  en kutsal görülen dağ Altaydır. Komşu kavimlerin diğer bir kutsal dağı da Ural’dır.  Özellikle  Macar ve Ugor kökenli kavimler  için  Ural  Dağları öne çıkar. Ayrıca mitolojik başka dağ motifleri mevcuttur: Demir Dağ, Bakır Dağ,  Buz Dağ,  Kil Dağ,  Or Dağ, Kuz Dağ, Kur Dağ, Ak Dağ gibi. .. Mitolojik dağların en önemli üç tanesi şu şekildedir:

1. Altındağ: Gökyüzündedir. Dokuz rüzgarın kesiştiği yerde başlar. 

2. Demirdağ: Yeryüzündedir. Dokuz ırmağın kavuştuğu yerdedir.

3. Bakırdağ: Yeraltındadır. Dokuz yeraltı denizinin birleştiği yerdedir.

Dağlar Türk halk kültüründeki bir anlayışa göre insan gibi yıldan yıla büyürler ve yaşlanırlar. Yer değiştirebilirler, bazen bu durumu insanlar fark edebilirler bile. Dağlar da öfkelenebilir, hatta kendi aralarında vuruşabilirler ve bunun sonunda bir memleketin  dağı diğerini yenebilir. Bir görüşe göre dağlar canlıdırlar. Nart destanlarında “Tavas” adlı kahramanın dağ kadar iri olduğu söylenir. Dağların insan biçimli veya insansı vasıflarla düşünülmesi Türklerde her zaman bir biçimde kendisini gösterir.

DAG İYESİ

Dağın koruyucu ruhudur. Her dağ için farklı bir iye vardır. Türklerdeki en kutsal dağ Altay’dır. ‘Altay İyesi”  (Altay Ezi/Eyezi/Eğesi) de en önemli dağ ruhlarından birisidir. Dağların daha küçük olanlarının koruyucu ruhuysa “Tepe İyesi” olarak anılır. Benzer özelliklere sahip farklı iyelerden de bahsedilir:

1. Kaya (Kayalı, Hayah, Heyeh, Heye) İyesi: Kayalık bölgelerin koruyucu ruhu.

2. Cara (Carah, Yar, Yaralı, Yere) İyesi: Uçurumların koruyucu ruhu.

Dağ iyesi birinin adını söylediğinde dönüp bakmamak gerekir. Aksi takdirde o insanı alır götürür veya canını alır. Dağ iyeleri bazen ördek, bazense kaz şeklinde uçar ve göllerde yüzerler, onlar öldürülürse dağlar sahipsiz kalırlar.  İnsan kılığına girdiklerinde genellikle eril olarak algılanmakla birlikte bazı masallarda ve halk öykülerinde sarı saçlı bir kız görünümüne bürünebilir. Dağ İyesi müziği  çok sever. Bu nedenle kuş cıvıltılarından çok hoşlandığı söylenir.

Bazı Dağ İyeleri:

Aşağıda adı verilen dağ iyeleri kendi adlarıyla anılan efsanevi dağlarda yaşarlar.

ı. Kil-Han (Kildağ’da yaşar)

2. Kur-Han (Kurdağ’da yaşar)

3. Kuz-Han (Kuzdağ’da yaşar)

4. Buz- Han (Buzdağ’da yaşar)

5. Or-Han (Ordağ’da yaşar)

6. Taş- Han (Taşdağ’da yaşar) 

DARGAN HAN

Metal tanrısı. Metal ocaklarını, metal işliklerini, metal ustalarını korur. Elinde bir çekiç ve önünde bir örsle betimlenir. Söylendiğine göre Darhan kısa boyludur. Kendisine saygısızlık yapıldığında çok kızar ve her tarafı yakar. Aynı zamanda ateş tanrısı olarak da görülür. Çünkü metal ve demir işçiliği ateşten ayrılamaz ve ateş bu zanaatın bir parçasıdır. Metallerin dayanıklılığı ve ateşte dövülerek şekillendirilmeleri bu durumun en önemli nedenidir.

DEMİRKIYNAK

Tımaklı canavar. Dağlarda yaşayan, her kılığa giren, korkunç sesler çıkaran bir canavardır. Demirden tırnakları vardır. Çok pis koktuğu, çünkü sudan çok korktuğu için yıkanmadığı söylenir. Bu yüzden onu görünce akarsulara giren insanların kurtulabileceği düşünülür. Ormanlarda yaşayan bu korkunç varlık aynı zamanda demir burunludur. Asya varyantlarında Tepegöz’ün bazen kızı veya kız kardeşi olarak anılır. Yani dişi bir varlık olarak algılanır. İnsanları cezbedip etkileyerek delirmelerine sebep olur. Bu öykülerde bir avcı veya bir yiğit önce Demirkıynak’ı, sonra da Tepegöz’ü öldürür.

DENİZ HAN

Deniz kağanı. Oğuz Kağan’ın ilk eşinden olan oğullarından biri. Türk Devleti’nin sonsuzluğu, yurdun genişliğini, hakanın egemenliğini, devletin gücünü, daha özel bir çağrışımla devletin denizlerdeki egemenliğini ve enginliğini simgeler. Ongunu çakır kuşudur. Bu kuş maviye çalan rengi nedeniyle denizi çağrıştırır.

DOHSUN

İşkence tanrısı. Yeraltında yaşar. Ateşten yaratılmıştır.  Boynuzlu ve kuyrukludur ama elleri ve ayakları yoktur. Tek gözü olduğu söylenir. Bir görüşe göre Duyar (Tuyar) Han ile aynı varlıktır ve “Dohsun Duyar” olarak da anılır. Fakat bazı kaynaklarda Tuyar’ın yalın olarak kullanılması ayrı değerlendirilmelerini gerektirir.

DOLAY

Açgözlülük tanrısı. Arsan Dolay olarak anılır. Sınırsız servete sahiptir. Kötü ruhların  bir  kısmının önderi konumundadır.  Boynuzlu ve sakallıdır. Kocaman bir köpeği vardır. Gölgesi yoktur.  Karısı ve yedi oğlu vardır. Yakutların inancındaki Tuyla adlı tanrıyla büyük benzerlikler gösterir. Köpeği başını salladığında depremlere neden olur.

DOLUN

Verimlilik tanrısı. Hayvanların ve ekinlerin verimli olmalarını, çoğalmalarını sağlar. Yeryüzüne bereket verir. Dolunayla bağlantılı olma ihtimali yüksektir. Çünkü dolunay bereketin, bolluğun ve güzelliğin sembolüdür. Masallarda, türkülerde güzel kızlar bu nedenle hep dolunaya benzetilir.

DOYDU

Ölüm balığı. Yeraltındaki büyük denizde yaşadığına inanılan efsanevi devasa balık. Ağzı gırtlağının altında, gözüyse ensesindedir. Belkemiği ters çevrilmiştir. Zincirlerle bağlı tutulur. Başını ve vücudunu oynatınca depremler olur, tufanlar kopar. Ker Balık da denir. “Ker” sözcüğünün anlamını kör olarak açıklayan bazı görüşlere göre, bu onun öte aleme ait olduğunu gösterir. Adı Abra ve Yutpa ile birlikte anılır. Doğu ve Ortadoğu Mitolojilerinde dünyayı taşıyan balık anlayışı oldukça yaygındır. Fakat Türk halk kültüründe bu taşıma işlevi çok fazla ilgi görmemiştir. Balığın yalnızca büyüklüğü ve yeraltında yaşaması daha fazla ilginç bulunmuştur ve bu yönü vurgulanmıştır.

DÖRT ÖGE

Dört unsur veya Dört element olarak da bilinir. Maddenin dört halini simgeleyen ve yaşamın asal (temel) unsurları olarak kabul edilen toprak, su, hava ve ateşi ifade eder. Bu kavrama pek çok inançta rastlanır. Maddi evrenin farklı düzlemlerini sembolize eder. Soyutluk dikkate alındığında en üstte ateş yer alır (Tanrı’yı simgeler), en aşağıdakiyse topraktır (bedeni simgeler), çünkü en katı olan odur.

• Od (Ateş): Etkindir. Dört öğenin “en soyut” olanıdır. Tanrı’yı sembolize eder.

• Kal (Hava): Etkindir. Dört öğenin “en algılanamaz” olanıdır. Ruhu sembolize eder.

• Su (Mai): Edilgindir. Dört öğenin “en biçimsiz” olanıdır. Yaşa¬ mı sembolize eder.

• Yer (Arz}: Edilgindir. Dört öğenin “en somut” olanıdır. Bedeni sembolize eder.

Ayrıca bu dört elementi birbirine bağlayan beşinci  bir  unsurun var olup olmadığı, varsa ne olacağı tartışmaları da mevcuttur. Dört element geçmiş çağlarda bilimin ve  felsefenin  de  ilgi alanına girmiş ve üzerinde yüzyıllarca süren tartışmalar ortaya çıkmıştır.

DUMRUL

En yetkin biçimini Korkut Ata öykülerinde bulmuştur. Yol kesicilik yaptığından dolayı Tanrı’yı kızdırır ve canını almaya gelen Aldaçı’yla (İslam sonrası Azrail) karşılaşınca canını vermek istemez. Diğer başka halk anlatılarında  da farklı serüvenlerde görünür.  Ancak hepsinde de pervasız,  kimseden çekinmeyen,  hoyrat,  korkusuz bir kişilik olarak yer alır. Tanrı’ya meydan okuyan Deli Dumrul, Azrail’in canını almaya gelmesi üzerine Tanrı’nın gücünü anlar. Deli Dumrul’a kendi canı yerine can bulmasını söylendiğinde annesine ve babasına gider ama onlar kendi canlarını vermezler. Karısıysa hiç tereddüt etmeden ve kendi rızasıyla canını vermeyi kabul eder. Bunun üzerine Deli Dumrul Tanrı’ya yalvarır, Tanrı da onları bağışlar ancak evlat sevgisinden yoksun olan annesinin ve babasının canını  alması için Azraile emir verir. Deli Dumrul öyküsü Türk halk inancında “Aylanu” (can yerine can) motifinin en güzel ve en yetkin olarak işlendiği yerdir. Deli Dumrul’un suyu akmayan bir derenin üzerine köprü kurup “geçenden beş akçe, geçmeyenden on akçe” alması Türk halk kültürü içerisinde artık bir deyim haline gelmiş durumdadır. Bu ifadeye bazen şu şekilde de rastlanır: “Geçenden iyilikle otuz akçe, geçmeyenden döverek kırk akçe:’

DUYAR

Eziyet tanrısı. Ateşten yaratılmıştır. Boynuzlu ve kuyrukludur. Eli ve ayağı yoktur. Ölüm tohumu eker. Mutsuzluk getirir. İnsanlara eziyet eder ve delilik verir. Alnının ortasında tek gözü vardır. Bazen yarı insan, yarı şeytan olarak tanımlanır. Üç ayaklı atı vardır. Yeraltında yaşar. Bir görüşe göre Dohsun (Toksun) Han’la aynı varlıktır ve “Dohsun Duyar” olarak da anılır. Yine de bazı kaynaklarda Tuyar/ Toyar adının yalın olarak kullanılması ayrı ayrı değerlendirilmelerini gerektirir. Bu husus netleşmiş değildir. Ulu Tuyar (Uluğ Duyar) olarak da bilinir.

Bahattin Uslu’nun Türk Mitolojisi adlı kitabından alıntılanmıştır.

Yorum bırakın