RUSYA TARİHİ -5

Haziran 10, 2023

NOVGOROD «CUMHURİYETİ» VE  RUS KOLONİZASYONUNUN URAL  DAĞLARINA KADAR  YAYILMASI

Novgorod Cumhuriyeti

      Rus Devletinin teşekkülü sıralarında İlmen gölünün  kuzey sahilindeki Ostragard veya Novgorod  şehrinden  bahsetmiştik. Burası büyük ticaret yolunun  başında bulunmakla  İskandinavya-Bizans ticaretinde mühim rol oynamıştı. Kiyef şehrinin yükselmesi üzerine Novgorod’un ehemmiyetini kısmen kaybetmiş olmasına rağmen, Baltık ve Şimal denizleri kıyısındaki alman ticaret şehirlerinin parlaması (Lübeck, Bremen, Hamburg ve Danzig) ve Rusya’nın kuzeyindeki şehirlerle ticarete başlamaları, Novgorod’a yeniden önem kazandırmıştı; bunun neticesinde Novgorod şehri süratle inkişaf etti ve rus knezliklerinin, yalnız servet bakımında değil, saha itibariyle de en büyüğü oluverdi.

Novgorod şehri kurulurken beş ayrı “köy,, den veya mahalleden teşekkül etmişe benziyor. Bundan ötürü, şehir büyüdükten sonra da bu beş mahalle teşkilâtı muhafaza edildi; “uç,, (koncy) adıyla bilinen her mahallenin kendine ait iç idaresi olduğu gibi, her “uç„ un, şehrin dışında, tâ Urallara kadar ayrı ayrı “kolonileri,, vardı. Novgorod’un civarı münbit bir yer değildi, ziraat az miktarda yapılıyor, yiyecek ekseriyetle dışarıdan getiriliyordu. Fakat şehrin ticaret için gayet elverişli bir mevkide bulunması, nehirlerle Fin körfezine bağlanması, alman ve isveç tüccarlarının gelip gitmelerini kolaylaştırıyordu. Alman ve isveç tüccarları Novgorod’a Avrupa mamulâtı kumaşlar ve madenden yapılan eşya getiriyorlar; karşılığında da kıymetli kürkler, keten ve kendir, balmumu ve bol miktarda bulunan diğer ham eşya ve gıda maddeleri istiyorlardı. Avrupalı (alman ve isveç) tüccarlar senede iki defa Novgorod’a gelirler, alış veriş yaparlardı. Yazın Neva üzerinden su yolu ile, kışın da Livonya üzerinden kızaklarla gelip gidilirdi. Novgorod’da bu misafir (gosti) Almanlar için ayrı, İsveç’in Gotland adasından gelenler için ayrı misafirhaneler (“alman„ ve “got„ hanları) vardı. Novgorod tüccarları Almanlara ve İsveçlilere satmak için çok miktarda kıymetli kürk bulmak mecburiyetinde idiler. Bunun içindir ki Novgorod boyarlarının teşkil ettikleri askerî kıtalar, Sukhona, Vıçegda ve Peçora nehirleri boyunca tâ Urallara kadar giderek, buradaki yerli fin ahalisini vergi ödemeğe zorluyorlar, ve kürklerin toplanması ve muhafazası için müstahkem noktaları vücude getiriyorlardı. Yerli fin ahalisine “Yugra,, adı verilmişti; bunların hakikî adları Vogul, Zıryan ve Ostyak’lardır. Novgorod boyarlarının teşkil ettikleri kıtalar, “uşkuy,, adı verilen kayıklarla nehir boyunca iniyorlar, fin ahalisini yağma ediyorlar ve onları daimî vergiye bağlıyorlardı. Bu kıtalara “uşkuynik,, denilmesi bundan (yani kayıklarına nisbetle) ileri gelmiştir. Uşkuiyniklerin faaliyeti neticesinde Kama nehrinin baş kısımları da dahil olmak üzere, ilmen gölünden Ural dağlarına kadar uzanan geniş saha Novgorod “uç„larının hâkimiyeti altına alındı. Bu suretle samur, sincap, tilki gibi kıymetli kürklü hayvanların çokça bulunduğu saha Novgorod’un eline geçmiş ve rus kolonizasyonunun XII. yüzyıl içinde Batı Sibirya’ya dayanmasını mümkün kılmıştı.

Yerli beylerin bu rus tahakkümüne karşı ayaklandıkları da olurdu. 1187 yılında Yugra beylerinden biri isyan etmiş ve vergi memurlarını öldürmüştü. Fakat Novgorod’dan gönderilen kuvvet karşısında Yugra ahalisi yeniden inkiyad altına alınmıştı. Bu suretle, Novgorod’un alman ve isveç tüccarları ile yaptığı alış veriş Rusların Urallara kadar yayılmalarını desteklemiş oldu. Bunun neticesinde yerli fin ahalisi gittikçe Rusların basıncı altına girdi, Ruslarla karışmaya başladı. Ruslarla birlikte ortodoksluk ta “Yugra,, arasında yayılıyordu.

Novgorod idaresiı knez ve «Veçe»      

Novgorod şehri,  alman  ve isveç tüccarlariyle yaptığı  alış  veriş sayesinde zengin bir şehir oluverdi.  Ticaretin,  yüksek sınıfı teşkil eden, “boyarlar,,  yani  aristokrasi  elinde toplanmış olduğu biliniyor.  Şehrin  çevresindeki ziraata elverişli arazi de bunlara aitti. Bu arazi, mahsulün yarısı arazi sahiplerine, yarısı da ekip biçenlere ait olmak üzere, “ortakçı,, lar tarafından işleniyordu. Ural dağlarına kadar Novgorod’un yayılmasın temin eden “uşkuynik,, ler de yine bu boyarlar tarafından gönderilmişti. Bu suretle Novgorod’un maddî ve siyasî hâkimiyeti tamamiyle boyarlara aitti. Boyarlardan sonra, orta sınıf gelir, ki bunlar tüccarlar, sanat erbabı ve orta sınıf ruhanilerdi. Üçüncü tabaka da “kara halk,, tan teşekkül ediyordu. Bunlar, kürek çekmek, gemilerle gelen eşyayı boşaltmak gibi ağır işle geçiniyorlardı.

Novgorod boyarlarının servetleri arttığı nisbette, ötedenberi şehrin başında duran ve Rurik neslinden gelen knezlerin nüfuzu azaldı. Rus yurdunda eskidenberi devam edip gelen ve bir nevi demokrasi idaresini andıran halk (daha doğrusu ayrı zümrelerin başbuğları veya soyların büyükleri) toplantıları-“veçe,, lerin mevcudiyetinden bahsetmiştik. Novgorod’da bu veçe’lerin ehemmiyeti gittikçe büyüdü. Neticede knezlerin salâhiyetleri tahdit edildi ve hatta, XII. yüzyıl başındanberi şehir idaresindeki en büyük memuriyetlerin ancak Novgorod boyarları tarafından işgal edilebileceği kararlaştırıldı. 1136 da, Novgorod’da hâkimiyet süren kneze karşı ayaklanma oldu. Novgorodlular, knezin yüzüne karşı suçlarını söylediler. Knez bir müddet göz altında bulundurulduktan sonra Novgorod’dan kovuldu. Bu vakadan sonra boyarların nüfuzu büsbütün arttı. Mamafih Novgorod şehrinin knezlere ihtiyacı vardı, çünkü knez, askerî kuvvetin kumandanı sıfatiyle şehrin müdafaası için lüzumlu bir adam idi. Bunun için knezlik müessesesi büsbütün kaldırılmıyordu. Yalnız boyarların istediği şekilde idare etmeleri garanti altına alınmış oldu. Knez şayet bu karara göre hareket etmezse, Novgorodlular kendisine hemen yol veriyorlardı.

Suzdal Rusyası’nın yükselmesi üzerine, Suzdal knezlerinin Novgorod’u nüfuzları altına almak istediklerini görüyoruz. 1216 yılında Vladimir knezi ile Novgorod’lular arasında vukubulan “Lipitsk,, meydan muharebesi neticesinde şehir kendi muhtariyetini tamamiyle muhafazaya muvaffak olmuş, bundan böyle herbir knezin gelişinde, kendisiyle bir uzlaşma (“ryad,,) akdetmek usulü konmuştu. Buna göre, “veçe,, nin seçtiği bir boyar “posadnik,, (vali) ve bir “binbaşı,, (tısyatskiy) knezle birlikte şehrin idaresine filen iştirak edeceklerdi; bu suretle Novgorod şehri gittikçe bir “Cumhuriyet,, mahiyetini almış bulunuyordu. Hatta kilise teşkilâtında bile Kiyef metropolitinden müstakil bir idare kurduğunu görüyoruz. Novgorod’un ruhanî reisi olan “vladıka,, nın nüfuzu çok büyüktü. Yaroslav zamanında yapılan Sofya kilisesi yanında, “vladıka,, nın bir hanı bulunuyordu; burası Novgorod şehrinin idare merkezi mahiyetinde idi. Devlet hazinesi de burada saklanırdı. Ruhanî reisin, hatta kendisine ait askerî bir kıtası vardı. Bundan ötürü “vladıka,, nın dışardan gelme biri olmamasına Novgorodlular bilhassa ehemmiyet verirlerdi. Nitekim “vladıka,, hep Novgorodlu papaslar arasından seçilir ve bu suretle şehrin idaresine yabancı bir kimse karıştırılmazdı. Novgorod bütün bu durumlardan istifade ederek, rus şehirleri ve knezlikieri arasında kendine has bir idare kurmuş, serveti artmış ve nüfus sahası genişlemiş, tam manasiyle “hâkim bir şehir,, olmuştu. Bundan ötürü adı da “Bay Büyük Novgorod,, (Gospodin Velikiy Novgorod) idi.

Novgorod’a benzeyen ikinci bir şehir de Peypus gölünün güneyindeki Pskov şehridir. Burası da alman ve isveç ticaretine karışmış ve zengin bir şehir olmuştu. Fakat Novgorod’dan gördüğü rekabet, buranın fazla büyümesi ve genişlemesine mani olmuştu.

Galiç – Volin Knezliği

Ukraynalı’ların başlangıcı  

Doğu  Slav’larının  bir kısmı  Turla ( Dnestr) nehrinin  baş kısmından  Karpat  eteklerindeki iki   merkez   etrafında   toplanmışlardı.   Biri Galiç, diğeri de Vladimir-Volin bölgesi; buraların  Macaristan’a

komşu olması, oradaki rus (slav) hususiyetlerinin erkenden kaybolmasını icab ettirmiştir. Lehistan’ın katolik din ve kültür çerçevesine girmesi ve bu yüzden Karpat’ın doğu sahasında katoliklik propagandasının faaliyeti, Macar krallarının müdahaleleri bu çevrede yaşayan slav ahalisinin Kiyef Rusyası’ndan uzaklaşmasını mucip olmuştur. Bütün bunların icabı olarak bu sahada Ruslardan farklı bir “Ukrayna,, kavmi meydana gelmiştir.

Galiç (Haliç) knezliği Yaroslav Osmomısi (1152 – 1187) zamanında yüksek bir dereceyi bulmuştu. “îgor bölüğü destanı,, nda, bu kneze hitaben söylenen satırlar, onun kudretli bir bey olduğunu gösterir. Osmomısi’den sonra Galiç Knezliğinde iç karışıklıklar başgösterdi. Boyarlar Macarları davet ettiler.

Macar prensi Andrey bir müddet Galiç mıntakasını elinde tuttu. Fakat Lehliler tarafından koğuldu. Lehliler zamanında karışıklıklar devam etti. Nihayet Vladimir – Volm knezi Roman (1173 – 1205) Galiç Knezliğini kendi ülkesine kattı ve bununla büyükçe bir Galiç – Volınya Knezliği teşekkül etmiş oldu. Galiç-Volınya Knezliğinin en parlak devri knez Roman zamanına aittir. Roman 1205 te Lehliler tarafından öldürülünce, knezlikte karışıklıklar başgösterdi. Boyarlar, beyliğin idaresini kendi ellerine almak teşebbüsünde bulundular. Kiyef’ ten uzak olması itibariyle Lehistan’ın ve Macaristan’ın nüfuzu gittikçe çoğalmıştı. 1235 ten sonra knez olan Daniil Romanoviç zamanında Galiç-Volınya Knezliğinin yeniden parladığını görüyoruz. Oğullarının birisinin adile tesmiye edilen Lwow (Lemberg, Leopolis) şehrinin bu zamanda kurulduğu biliniyor. Bu şehir Tatarlar (Moğollar) tarafından tahrip edilen Galiç’in yerini tutmuş ve Ukraynalıların merkezi oluvermiştir. Galiç – Volınya ahalisinin, sonraki Ukraynyalıların nüvesini teşkil ettikleri kuvvetle muhtemeldir.

RUSYA TARİHİ BAŞLANGIÇTAN 1917’YE KADAR

Prof. Dr. AKDES NİMET KURAT